Ekonomi

Önerilen Mar-a-Lago Anlaşması yatırımcılar için ne anlama gelebilir

Investing.com — Gelişmekte olan bir dizi politika fikrinden oluşan önerilen “Mar-a-Lago Anlaşması”, UBS’e göre küresel sermaye akışlarını yeniden şekillendirebilir ve tahvil piyasalarını huzursuz edebilir.

Resmi olarak onaylanmamış olsa da, bu çerçeve ABD dolarının (USD) küresel hakimiyetini korumak ve aynı zamanda değerini kasıtlı olarak zayıflatmak için tasarlanmış önlemleri ana hatlarıyla belirtiyor.

UBS stratejistleri, bu önlemlerin kısmen yabancı resmi Hazine sahiplerini hedef alarak Hazine getirilerini düşürmeyi ve ABD’nin borç servis maliyetini azaltmayı amaçladığını belirtiyor.

Temel unsurlar arasında faiz ödemelerinin alıkonulması ve seçilmiş yabancı rezerv sahiplerine ultra uzun vadeli veya hatta süresiz tahvillerin ihraç edilmesi potansiyeli bulunuyor.

Stratejistler şöyle diyor: “Tümünden yüzde bir faiz alıkonulması, harcamaları 34 milyar dolar azaltacaktır.” Bu adımlar, hükümetlerin borçlanma maliyetini düşürmek için düzenleyici güçlerini kullandığı finansal baskı olarak adlandırılan ekonomik yaklaşım kapsamına giriyor.

UBS, bu fikirlerin uygulanması halinde Hazine tahvillerinin güvenli liman statüsünü tehlikeye atabileceği ve uzun vadeli getirilerde ani artışlara neden olabileceği konusunda uyarıyor.

Plaza ve Louvre anlaşmaları gibi tarihsel örneklerden esinlenen plan, kötüleşen mali dinamikler ortamında geliyor. ABD bütçe açığı 2024’te 2,2 trilyon dolar seviyesindeydi ve borç servis maliyetleri artık en büyük tek bütçe kalemi haline geldi.

Stratejistler, “Sürdürülebilir bir borç yoluna dönmek için hala Kongre’nin bütçe açığını anlamlı şekilde azaltacak önlemleri yasalaştırması gerekiyor” diye belirtiyor.

Yatırımcı açısından, bu durumun önemli etkileri var. ABD borçlarına olan güvenin potansiyel erozyonu, diğer yüksek kaliteli devlet tahvillerine, güvenli liman para birimlerine ve altına doğru bir yeniden tahsise yol açabilir.

Rapor, “Bu tür dönemler, daha fazla finansal baskıyla karşılanabilir ve getiriler yeniden düşürülebilir” diye eklerken, aynı zamanda artan oynaklık ve uzun vadeli tahvillerin çekiciliğinin azalması konusunda da uyarıyor.

Önerilen anlaşma aynı zamanda doların önemli ölçüde değer kaybetmesini de öngörüyor. Bu durum daha yüksek emtia fiyatlarını destekleyecek ve muhtemelen altına olan talebi bir çeşitlendirme varlığı olarak güçlendirecek.

Stratejistler şöyle yazıyor: “Yatırımcıların USD maruziyetini azaltmak ve altının çeşitlendirme faydalarından potansiyel kazançlar elde etmek için altına daha fazla yatırım yaptıklarını zaten gördük.”

Stratejistler, doların yüksek değerlemesinin, kalıcı ikiz açıklarla birlikte, bu tür politikalar benimsenirse keskin bir aşağı yönlü düzeltmenin giderek daha olası hale geldiğini düşünüyor.

Çoğu ülkenin böyle bir anlaşmaya gönüllü olarak katılması pek olası görülmezken, ABD’nin güvenlik garantilerine bağımlı olanlar uyum sağlamaya zorlanabilir.

UBS, bu fikirlerin bazıları kabul görürse varlık dağılımında değişiklikler yapacağını belirtti.

Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu